Fotoralli yarışmasının ödülü olarak tatil yapacağımız Alaçatı İncirliev'de bizi ev sahipleri Sabahat Hanım ve Osman Bey karşıladı. Otelin büyük salonunda, tesisin inşa hikayesini dinlerken, ev sahiplerinin, inşaatın harcına sevgilerini de kattıklarını hissettik. Bu zevkli düzenlenmiş romantik atmosferde, baharda-yazda bahçede, kışın şömine başında şarabınızı yudumlayabilirsiniz. Burası eski Rum evi ve bahçe düzeniyle orijinaline sadık kalınarak oluşturulmuş. Ortasındaki çınar ağacı korunarak taş-ahşap karışımı iki binadan oluşan bu butik otel, 8 odadan oluşuyor. 12 ay açık olan tesiste, internet-klima-kalorifer-kasa-saç kurutma makinesi-minibar-bilardo masası var. Salon antika eşyalar, otantik doku ve modern tarz çok hoş bir şekilde harmanlanarak dekore edilmiş. Kapı ve pencere üstlerindeki kirişlerde demiryolu traversleri kullanılmış. Duvarlarda, üzerlerindeki mavi boyalarıyla eski taşlar, yenilerin arasından seçiliyor. Mavili-beyazlı pencereler ve pancurların şıklığı Hafiften esen rüzgarla kapı ve pencerelerdeki incecik perdeler ahenkle salınırken, gözümüze duvardaki bir nişte sergilenen eski evden çıkan anahtarlar, demir halkalar ve menteşeler takılıyor. Pencere, kapı ve pancurların İncirliev'e kattığı şıklığı anlatmam lazım. Pencerelerin, hem içinde hem de dışında pancurları var. Mavi dış pancurlar, taş duvarlar, beyaz pencereler ve kapılarla pastel bir uyumu yakalamış. Bazılarının içinde şöminenin de bulunduğu geniş odalarda; rahat sedirler, hasır koltuklu fiskos köşeleri, çift kişilik yatakların üzerinde uçuşan tüller-pencerelerde zarif perdeler, yatakların üstünde dekorasyona uygun renkte keten örtüler, nişlerde ışıklar, antika dolaplar, bembeyaz yorgan-nevresim ve çarşaflar. Otelin, penceresinin bile bahçeye açıldığı geniş banyosunda, lavabosundan-havlularına kadar bütün malzemeleri-aksesuarları birinci sınıf. Karşı damda bir güneş parçası, içimde kuş cıvıltıları, şarkılar.. Sabahleyin bu güzel odadaki satenimsi dokunuşlu puf puf yataktan keyifle uyandık. Aynen Orhan Veli'nin tanımladığı gibi hissettim kendimi: Tüyden hafif olurum böyle sabahlar, Karşı damda bir güneş parçası, İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar, Bağıra çağıra düşerim yollara, Döner döner durur başım havalarda. Bahçede; karadut-badem-limon ağacı, dallarını odalara doğru uzatmış asırlık incir, pencerelere-kapılara tırmanmış sarmaşıklar, saksılarda menekşeler-sardunyalar güzellikler içinde. Yemek masaları ağaçların gölgesine hazırlanmış. Bahçeye açılan mutfakta ekmek teknesinden yapılmış masa, eski dolaplar, işlemeli ilginç döküm soba, minik pencerelerinde mavi danteller çok hoş görünüyor. Kahvaltıda, lor ve peynir çeşitleri, Alaçatı ve Ayvalık yöresinin zeytinleri, Alaçatı Pazarı'ndan taze yeşillikler, fırından taze çıkmış çeşit-çeşit ekmekler. Güneşte lezzetlenmiş reçeller, Sabahat Hanım'ın lorlu-otlu böreği Sabahat Hanım'ın özel tarifinden hazırlanmış lorlu-otlu börek. Çilekli-limonlu-cevizli-portakallı reçel çeşitleri. Bir daha bir daha yediğimiz nefis reçeller, fazla kaynatılmadan güneşin ışıkları altında bu lezzete kavuşuyormuş. Sabahleyin ev sahipleriyle bir yandan sohbet ederken, benim gibi fotoğraf çekmeyi çok seven arkadaşımla, İncirliev'de çekmediğimiz bir santimetrekarelik alan bırakmadık. Eğer güzel bir kare yakalayamadıysak bu tamamen kendi hatamızdan olmuştur. Bu huzurlu zevkli mekanda konaklayıp, kahvaltıyı da yaptıktan sonra; Alaçatı Limanına gidip ister deniz-kum-güneş keyfi isterseniz sörf yapın, ya da Ilıca'nın havuz gibi sakin temiz suyuna bırakın kendinizi. Ben tarihi eser seviyorum diyorsanız, gidin Ildırı'ya, bir yanda denizi, diğer yanda eski medeniyetlerin izlerini bulacaksınız. Akşamları Alaçatı'nın cıvıl cıvıl hareketli sokaklarında; güzel lokantalar, kafeler, barlar, şarapevleri sizi bekliyor. Müzik-dans da olsa diyorsanız, İncirliev'in oğlu Dj Can'ın peşine takılın, onun müziği ustalıkla yönettiği Port Alaçatı'daki bir eğlence mekanında, şarkıların ritmine kaptırın kendinizi. Eğlenin coşun...